İşverenlerin işçinin ücretinden kesinti yapmaları ancak işçinin verdiği açık bir zarar olması, bu zararda kusurlu bulunması veya zarar bulunmasa bile işçinin daha önceden yazılı olarak yaptırıma bağlanan bir ihlal eyleminin bulunmasına bağlıdır.
Günümüzde işverenler çalışanlara kullanmaları amacıyla araç sağlamakta ve bu araçların yakıt giderlerini karşılamaktadır. İşverenler bazı çalışanlarına telefon vermekte ve/ veya bazı çalışanlarına faizsiz kredi niteliğinde avans ödemesi yapmaktadır. Bu bağlamda, işeverenler tarafından araç ve telefon kullanımının belirlenen limitleri aşması veya trafik cezası gelmesi halinde ya da verilen avans ödemeleri nedeniyle ilerleyen aylarda ücretten kesinti yapılabilmektedir. Diğer taraftan, kusurlu olarak bir makinenin bozulması ya da işyerinde satılan ürünlerin eksik çıkması gibi durumlarda, işçinin işyerindeki malzemelere zarar vermesi halinde de ücretten kesinti gündeme gelebilmektedir.
Ancak işçinin kusurundan kaynaklanmayan zararlar için kesinti yapılamaz. Ayrıca bir zararın işçiden kaynaklandığını ispatlayan belgelerin bulunması da şarttır.
Bahsedilen durumların hepsinde işçinin işverene karşı borçlanması söz konusudur. Kanun çalışanın işverene karşı bütün borçlarının ücretinden kesilebilmesini şarta bağlamıştır. Eğer işçinin işverene kasden verdiği bir zarar varsa ve bu zarar kesinleşmiş bir yargı kararıyla tespit edilmişse, işveren çalışanın ücretinden kesinti yapabilecektir. Fakat bu kesinti çalışanın ücretinin dörtte birini geçemeyecektir. İkinci durum ise, kasden bir zarar ve yargı kararı olmasa
da çalışanın kesintiye onay vermesidir. Kanun bu noktada kesinti oranı için bir düzenleme yapmamıştır. Bununla birlikte haciz, kasden verilen zarar gibi tüm ücret kesintilerinde uygulanan dörtte birlik oranın burada da uygulanması gerektiği düşünülmektedir.
Ancak burada işçinin onayının her iki tarafın da alacak hakkının doğduğu anda yazılı olarak alınması gerekmektedir. Bu nedenle, önceden alınacak onaylar geçerli sayılmamaktadır. Dolayısıyla, çalışanın kullandığı araca kesilen trafik cezası ya da çalışan tarafından kullanılan telefona ait fatura kesildikten ve ücret hakkı doğduktan sonra işçiden yazılı onay alınması gerekmektedir.
Ücret kesme cezası ile ücretten kesinti karıştırmamalıdır. Ücretten kesme cezası işçinin işverene zarar vermesinden bağımsız olarak disipline aykırı şekilde yaptığı hareketler nedeniyle ücretinin bir kısmının kesilmesidir. İşverenin ücretten kesme cezası farklı amaçlara hizmet eden ve farklı şartlara sahip durumdur. İşçinin borcunun kesilmesinden farklı olarak yaptırım niteliğinde bir eylemdir. Buradaki durum, işyerindeki disiplinin sağlanması amacıyla işçinin ücretinin kesilmesidir. Kanun ücretten kesme cezası verilebilmesini iki şarta bağlamıştır. Bunlardan ilki ücretten kesme cezasının hangi nedenlerle uygulanabileceğinin iş sözleşmesinde veya toplu iş sözleşmesinde yazılı olmasıdır. Yazılı olmayan nedene bağlı olarak ücretten kesme cezası verilemez. İkincisi ise işçinin bir ayda iki günlük ücretinden daha fazla tutar kesilemez.
İşveren ücret kesme cezasıyla elde ettiği tutarı kendisi alamamaktadır. İşçiden yapılan kesintilerin, yine işçilerin eğitimi ve sosyal hizmetleri için kullanılmak üzere Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı hesabına bakanlıkça belirtilecek bankalardan birine bir ay içinde yatırılması gerekmektedir.
Çalışanların ücretlerinin usulsüz veya haksız olarak kesilmesi halinde iki temel risk söz konusudur. İlk olarak, 4857 sayıl İş Kanunu’nun 102. maddesinde yer alan düzenleme gereğince, ücretin eksik ödenmesi halinde, ücreti ödenmeyen her işçi ve her ay için idari para cezası bulunmaktadır. Bunun yanında, çalışanlar ücretlerinin eksik ödenmesi nedeniyle iş
sözleşmelerini haklı nedenle feshedebilecek, kıdem tazminatı talep edebilecek ve eksik ödenen ücretler için alacak davası açabilecektir.
Bu tür durumlarda başlıca çözüm yolu, çalışanın ücretinin bordrolaştırılması döneminde trafik cezalarının şirkete ulaşmasından sonra ceza tutarının veya telefon görüşmelerine ilişkin gerçekleşmiş limit aşımı bedellerinin, çalışanın ücretinden kesilebileceğine ilişkin yazılı onay alınmasıdır. Bununla birlikte, çalışanın verdiği zararların detaylı olarak araştırılması, çalışanın kusurunun tespit edilmesi sonrasında çalışandan onay talep edilmesi gerekmektedir. Çalışanın onay vermemesi ve borcunu ödemeye de yanaşmaması halinde yasal takip başlatmak gerekecektir. Yasal takiple birlikte durum yargı kararıyla çözüme kavuşacaktır.
Siber güvenlik dünyasında son dönemin en dikkat çekici olaylarından biri, yüz binlerce web sitesini etkileyen…
İşe girişte her çalışandan istenilen bazı belgeler söz konusudur. Bu belgeler firmalara, işçinin özelliğine ve…
İş hayatında iletişimin önemli bir bölümü e-posta, anlık mesajlaşma uygulamaları ve sosyal medya üzerinden yapılıyor.…
16.07.2024 tarihli ve 2024/04 sayılı İŞKUR Genelgesi ile 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’nun ek 2.…
Kişisel Verileri Koruma Kanunu (KVKK) kapsamında, her belgenin bir son kullanma tarihi olduğunu biliyor muydunuz?…
OSGB’ler ile işyerleri arasında veya bireysel olarak yapılan iş sağlığı ve güvenliği (İSG) profesyoneli sözleşmelerinin…